Hasan Güleşçi ve Deniz Kabukları
1937 yılının 23 Nisan Çocuk Bayramı’nda Adana’da dünyaya gelmişim.Liseyi Tarsus Amerikan Koleji’nde, Üniversite’yi de Manchester, İngiltere’de bitirdim.
1961 yılında makina mühendisi olarak tahsilimi tamamladıktan sonra Türkiye’ye döndüm. Sabancıların Bossa tekstil fabrikasında kazan dairesinde işe başladım.
Aynı yıl ilkokul arkadaşım Gülsen ile evlendik. Deniz kabukları ile tanışmamız da o zamanlara rastlar. Eşimle, Adana’nın sahili olan Karataş’ta, deniz fenerinin olduğu kayalıklarda dolaşırken bu tabiat harikası nesneleri görmüş, ilgilenmiş ve toplamaya başlamıştık.
Yıllar yılları kovaladı... Sabancı Grubunda önce Proje Müdürlüğü’ne daha sonra da İzmit’te kurulması kararlaştırılan Kordsa Kord Bezi şirketine kurucu Genel Müdür olarak atandım ve bu yıllarda kızlarımız Pınar, Pırıl ve Petek dünyaya geldi. Büyüyen ailemiz ile 1973 yılında Istanbul’a taşındık.
Sabancı Topluluğu’nda geçirdiğim 40 yılı aşan çalışma hayatımda Kordsa’dan sonra Lassa Lastik şirketi Genel Müdürlü’ğü, 1985 yılında yeniden yapılanan Sabancı Holding Genel Koordinatörlüğü ve 1996 yılında da Sabancı Holding CEO’luğu görevlerinde bulundum.
İşimin gereği Japonya’dan Amerika’ya, Endonezya’dan Hawai’ye ve Avrupa’daki pek çok ülkeye seyahatlerim oldu. Buna ilaveten eşim ve müşterek arkadaşlarımızla birlikte yurt dışı gezileri de yaptık. Bu sevgi bizi 2011 yılının başında Afrika’nın Zanzibar adasına kadar götürmüştü.
Gittiğimiz ülkelerde mutlaka deniz kabuğu satan yerlere uğrar koleksiyonumuza ilaveler yapardık.
Deniz kabukları ile ilgili ilk koleksiyonu 1985 yılında Londra’ya yaptığımız seyahat sırasında, British Natural History Museum’da görmüştük. Buradaki koleksiyonu bir İngiliz Lordu’nun Müze’ye bağışladığını öğrendik. Koleksiyonda bulunan kabuklardan çok azı müzede teşhir ediliyor, diğer bölümü çekmecelerde saklanıyordu. Çekmeceleri açtırıp içindekilere bakmak sıkı bir merasime tabiydi. Kabukları beğenmiştim ama sergileme metodu hoşuma gitmemişti.
2000 yılında Sabancı CEO’luğundan emekliye ayrılınca Miami, Florida’da bir ev satın aldık ve her yılın Ocak-Şubat-Mart aylarını Miami’de geçirmeye başladık. Florida, adeta bir deniz kabuğu cenneti gibiydi. Deniz kabuğu satan dükkanlarda dünyanın dört bir tarafından çıkartılmış çeşitli deniz kabuklarını bulmak mümkündü. Bu imkan, bize deniz kabuğu koleksiyonumuzu geliştirmek ve zenginleştirmek için eşsiz bir fırsat sağlamış oldu.
Florida’da Sanibel Island ve Marco Island’da her yıl deniz kabuğu sergileri düzenlenir, burada pek çok kuruluş “specimen” olarak adlandırılan “koleksiyona konulabilecek kalitede” çok çeşitli deniz kabukları satarlar. Buraları her yıl ziyaret ederiz. Özellikle koleksiyonumuzun eksik parçalarını tanıdığım “Showcase Shells” deniz kabukları kuruluşunun sahipleri Al, Bev ve Neal Deynzer’lerden satın alır ve gelişmeleri kendileriyle paylaşırım.
Sanibel Adası’nda bir aile vakfının kurduğu “Bailey & Matthews” Deniz kabukları müzesini gezmiştik. Kabuk çeşidi, teşhir metodu ve kullanılan teknolojiler açısından etkileyici bir sergiydi. Koleksiyonumu, “Bailey & Matthews” Müzesi’ndekine benzer bir şekilde sergileme fikri orada başladı.
Londra’da deniz kabuğu satan Kenneth R. Wye ile dost olmuştuk. Mr. Wye “Encyclopedia of Shells” isimli deniz kabukları ile ilgili ansiklopedisini imzalayıp verdiğinde çok hoşuma gitmiş ve ben de sahip olduğum deniz kabuklarını bir kitap haline getirmeyi düşünmüştüm.
Almanya’ya yaptığımız seyahatlerde mutlaka Weisbaden’e uğrar, burada arkadaş olduğum ve deniz kabuklarını isimlendirme konusunda birer uzman olan Mr & Mrs Hemmen’lerden deniz kabukları ve bunlarla ilgili kitaplar alır, onlarla deniz kabukları konusunda sohbetler yapardık.
Tüm bu hobi faaliyetlerimi yoğun iş hayatım boyunca vakit ve emek ayırarak yürüttüm. Gülsen’in teşviği ve desteği, koleksiyonun zevkle geliştirip zenginleştirilmesinde çok önemli olmuştur. Onun candan desteği olmadan böyle bir koleksiyonun meydana gelmesi mümkün olmazdı.
Hobi dediğimiz olay bir koleksiyonu bir defada satınalarak yapılacak bir iş değildir. Hangi koleksiyonu yaparsanız yapın, ona genç yaşta başlamak, ömür denilen süreçte adım adım geliştirip zenginleştirmek lazımdır. Bu sürecin her aşamasında koleksiyonunuza odaklandığınızda günlük stresinizden uzaklaşıp ruhunuzun ve beyninizin dinlendiğini, gençleştiğinizi hissedersiniz.
Emekliliğinizde koleksiyonunuzu daha da geliştirir tadına varırsınız.
Deniz kabukları ile ilgili olarak tarih boyunca geliştirilen bir “molluscan nomenclature” (deniz kabuklarını sistematik ve üniversal adlandırma) sistemi bulunmaktadır.
Deniz kabuklarının sistematik sınıflandırılmasındaki hiyerarşi:
• Sınıf (Class)
• Üst aile (Superfamily)
• Aile (Family)
• Alt Aile (Subfamily)
• İsim (Genus - species)
olarak isimlendirilmiştir.
Bunların herbirine latince isimler verilmiştir. Kabuğun ismi olan “genus” sayıları 120.000’i bulan deniz kabuklarının isimleridir. Herbirinde kabuğun:
• Bulunduğu coğrafya (location)
• Bulanın ismi (author)
• Bulunduğu tarih (date) ve
• Ebat (size) belirtilir.
Şu anda bilinen yaklaşık 400 “aile” vardır.
Bilginiz için bu broşüre iki deniz kabuğu fotoğrafı ve onların nüfus kağıtlarını örnek olarak ekledim.
Koleksiyonumuz 145 aileden oluşmaktadır.
Kabuklar tabiatın eserleri olarak ve dolayısıyla mükemmel ve mucizevi yaradılışın somut bir yansıması olarak algılanmıştır. Bu deniz yaratıklarından esinlenen “gözün ve zihnin eğlencesi” kavramı Cicero’ya (MÖ 106-43) kadar uzanır. Cicero, boş vakitlerinde deniz kabuğu toplayan iki dostunun kabuklarının değerini öve öve bitiremez. Bazen bembeyaz bazen de gözalıcı, şaşalı renkli deniz kabuklarının sayısız şekilleri ve görünümleri, ressamlıktan kuyumculuğa; mimariden tekstile; helkeltraşlıktan mobilyaya ve silahlardan sahne tasarımına kadar her türlü alanda sanatsal objelerin yaratılışına ilham kaynağı olmuştur.
Tarih boyunca deniz kabukları çok çeşitli amaçlarla kullanılmıştır.
Kullanım alanlarından bazı örnekler aşağıda verilmiştir;
Yiyecek
Tarih öncesi yerleşim yerlerinde deniz kabuğu yığınları bulunmuştur. Romalıların bir yiyecek kaynağı olarak istridye yetiştiren ilk kişiler olduğu anlaşılıyor.
Para ve Ticaret
Geçmiş zamanlarda mekik (cowry) kabuklar Asya, Orta Afrika, Hint Okyanusu ve Malezya Adaları’nda fildişi, palm yağı ve işlenmemiş kıymetli taşların ticaretinde “para” yerine kullanıldı. İlk tacirler Hint Okyanusu’ndan ve Pasifik Okyanusu’ndan getirdikleri mekik (cowry) kabuklarını fildişi, palm yağı ve işlenmemiş kıymetli taşlarla değişerek servetler elde ettiler.
Dinsel Obje
Aziz James’in amblemi bir deniz tarağıdır. Ziyaretinden dönen hacıların birlikte bir deniz tarağı kabuğunu kanıt olarak getirirlerdi.
‘Chank’ kabuğu da Hint tanrısı Vishnu için kutsaldır.
Moda ve Mücevherat
İlk zamanlardan beri deniz kabukları süs eşyası olarak kullanılmaktadır. Venüs’e adanmış mekik (cowry) deniz kabukları romalı kadınlar tarafından takı olarak kullanılıyor ve evlilik hediyesi olarak veriliyordu. Bir istiridye türünden elde edilen sedef toka, küpe, broş ve kolyeler bir dönem moda olmuştu. Kraliçe Viktorya döneminde deniz kabuğu arkalıklı aynalar, kartvizit kutuları ve esans şişeleri çok popülerdi.
Sanat ve Mimari
Deniz kabukları sanatçılar için büyük bir ilham kaynağı olmuş ve olmaya devam etmektedir. Roma kurşun tabutları, Botticelli’nin Venüs’ün dalgalardan yükselişini sembolize eden kilise kapılarının üstündeki dekorasyon parçalarında ve buna benzer dekorasyon ve süs eşyalarında en fazla deniz tarağı kullanılmıştır.
Çok az canlı, doğal güzelliğini bu kadar uzun süre bozulmadan koruyabilir. Deniz kabukları özelliklerinden dolayı koleksiyonculara cazip gelmiştir.
Tabiat aşığı, bir deniz kabuğu inceleme ve koleksiyoncusu (conhologist) deniz kabuklarının karmaşık ve gizemli güzelliğini özel hazırlanmış temalı pullara aksettirme fikrini ortaya koydu.
Şaşırtıcı çeşit ve karmaşık renk, şekil ve formdaki deniz kabukları tabiat kanunlarına tabidir. Pullar da diğer bir hayranlık duyulan ilgi ve merak konusudur. Deniz kabukları ve deniz kabuğu temalı pullar meraklıları için tükenmeyecek bir fırsat yarattı.
Deniz kabuklarımızı Güllük Körfezi, Maya Tatil Köyü’ndeki evimizde özel olarak yaptırdığımız camlı dolaplarda muhafaza ediyorduk. 2007 yılında Bodrum Gündoğan’daki evimize taşınınca evin büyüklüğünden de istifade ederek, Gülsen’in öneri ve teşviği ile 80 m2’lik bir teşhir mekanı oluşturduk.
Mimar Şükrü Dökücü, mimar Erol Düzgören ve mimar Berrak Büyükarda Özdoğan’nın katkıları ile özel olarak teşhire en müsait şekilde tasarlanmış dört bir yanı, üstü ve rafları yine cam olan dolaplar yaptırdık. Modern bir ışıklandırma sistemi uygulayarak deniz kabuklarını güzel bir şekilde teşhir etmeyi başardık.
Deniz kabuğu sayısı 4.500’ü aşınca bunları yeniden gözden geçirmek ve tasnifini mükemmelleştirme işine başladım. Bu süreçte deniz kabukları konulu sayıları 100’ü aşan kitaptan oluşan bir kütüphane oluştu. İnternet’in tüm imkanlarından yararlandık. Tasnif çalışmalarını Bodrum’da deniz kabuğu dükkan sahibi ve bir Bodrum aşığı olan Volkan Acar’ın yardımları ile yürüttük. Kabukları etiketleme, fotoğraflarını çekerek “photoshop”lama, listeleme ve bu şekilde temel veri dosyasını hazırlama işinde yardımcılarım Berna Önen, Banu Özdemir ve Mustafa Koca büyük bir özen ve özveri ile çalıştılar.
Eşim ile bizden sonra bu koleksiyonun devamlılığının nasıl sağlanabileceğini ve geniş bir toplulukla paylaşma fikrini pek çok defa konuşmuştuk.
Evimizdeki galeriyi gezen dostlarımız bu güzelliğin paylaşılması gerektiğini, belki de bu kabukları görecek gençlere koleksiyon yapma isteği aşılayacağı ve bir ömür boyu emek ve para harcayarak yaratılan bu koleksiyonu bir şekilde meraklılarına da gösterilmesini öneriyorlardı.
Volkan, koleksiyonu 2011 yılında yeni açılan “Bodrum Belediyesi Deniz Müze”sinde sergileme imkanını araştırmamızı önerdi, ben de bu fikre sıcak baktığımı söyledim. Ertesi gün beni arayarak Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon ve Bodrum Belediye Meclisi ve Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Deniz Eyinç’in koleksiyonumu görmek üzere beni ziyaret edeceklerini bildirdi. Sayın Kocadon’un ve Sayın Eyinç’in ziyareti ve müzede sergilemem konusundaki yapıcı ve samimi düşüncelerine katıldım ve bu proje böylece mutlu bir şekilde yürürlüğe girdi.
Bodrum Belediye Başkanı, Sayın Mehmet Kocadon ve Bodrum Ticaret Odası Başkanı, Sayın Mahmut Serdar Kocadon ile imzaladığımız protokolde bahsedildiği gibi müzede çalışarak, zaman içinde temin edeceğim deniz kabuklarını koleksiyona ilaveler yaparak geliştirmek benim için büyük bir zevk olacaktır.
Kendilerine ve projeye katkı sağlayan tüm kuruluş ve kişilere çok teşekkür ediyorum. Bu koleksiyonu oluştururken yaşadığım heyecanı ve onları incelerken aldığım zevki ziyaretçilerin de yaşaması ve tatmasını dilerim.
Sevgilerim ve Saygılarımla,
Hasan Güleşçi
Bodrum Deniz Müzesi
geri